AK Parti eski İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci,“Bugün ülkeyi idare eden insanlar başta olmak üzere, ülkeyi idare eden siyasî yapının içindeki birçok arkadaşımız da aslında başkanlık sisteminin bu ülkeye huzur ve mutluluk getirmediğini en az bizim kadar biliyorlar” dedi.
Gazeteci Adem Özköse’nin Sınırsız isimli youtube kanalına konuşan AK Parti eski İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Türkiye’de haksızlıklar ve adaletsizliklerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’deki ötekileştirici dilin siyasetten bertaraf edilmesini, hak, hukuk ve adalet noktasında dikkatli davranılması gerektiğini vurgulayan Temurci, masum insanların mağdur edilmemesi gerektiğini söyledi. “Demokratik duruş sergilememiz lâzım” diyen Temurci demokratik duruşu“Öncelikle milletin oy vermiş olduğu siyasî partileri çete olarak adlandırmamak, hain olarak görmemek” olarak tanımladı.
Başkanlık modelinin demokratik bir model olmadığını da belirten Temurci, “Güçler ayrılığının olmadığı, her şeyin merkezi bir yapıda toplandığı bir yapının Türkiye’yi bu hale getirdiğini biz görüyoruz. 50 yıl önceyle karşılaştırıldığında bugün çok daha demokratiktir diyebileceğimiz bir yerde değiliz” dedi.
Sohbetin bir kısmı şöyle:
* Mustafa Yeneroğlu’nun istifasını ve istifa anında yaptığı konuşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onun istifa açıklamasını dinlerken bizim bir yıl içinde yaşadıklarımız, söylediklerimiz gözümün önünden adeta bir film şeridi gibi geldi geçti. Mustafa Yeneroğlu içeride kalıp vicdanî sesini yükselten kardeşlerden biriydi. Yeneroğlu AK Parti millet vekiliydi. Şu ana kadar itirazlarını her yerde korkusuzca dile getirdi. Bu kişi partiden ayrılana kadar olan süreçte partinin milletvekili, partiden ayrıldığı gecenin yarısı vatan haini.
Böyle bir şey olamaz. Türkiye’de ‘Ya bizdensin ya kara toprağınsın’ dilini bizim siyasetten bertaraf etmemiz lâzım.
*Belli bir kesim Selim Temurci veya yeni partideki birçok isim eğer hâlâ görev başında olsalardı asla bu itirazları yapmazlardı gibi bir söylem var. Selim Temurci hâlâ İstanbul il başkanı olsaydı bugün yaptığı itirazların aynısını yapar mıydı?
Erdoğan’a gidip benim bu tabloda artık kendileriyle siyaset yapmamın mümkün olmadığını söyledim istifadan 4 ay önce. Bu tarz eleştirileri yapanları iki kısımda değerlendiriyorum. Bunlardan ilki bizim bildiğimiz gördüğümüz hiçbir şeyi bilmiyorlar. İkinci kesimdekiler ise Pelikanvari eleştirilerdir. Bunlar bilinçli olarak insanlara saldıran, toplumda bir algı oluşturup bu ülkenin insanlarını seven, bu vatanı seven, insanları milletten uzaklaştırma projesi uygulayan bir Pelikan var. Bu Pelikan asla ve asla zor dönemlerde bu ülkeyi yöneten insanların yanında olmadı ve olmayacak. Sadece güce tapan, elinde güç olduğu zaman kendini kral hisseden ve o güçle insanlara zulmetmeyi kafasına (koyan) bir yapı var.
* Ülkede birçok haksızlıklar, adaletsizlikler var. Bu yeni parti haksızlıklar, adaletsizlikler noktasında nerede duracak?
Türkiye’de haksızlıklar ve adaletsizliklerle ilgili yaptığımız değerlendirmede çok dikkatli olmalıyız. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı kendi yaverini 14 Temmuz gecesine kadar yanında tutmuşsa bir vatandaş parasını onların bankasında tutmuş, bir kişi çocuğunu onların okuluna vermiş. Sayı yarıştırarak fetöyle mücadele olmaz. Mağduriyet kimden gelirse gelsin, kim o mağduriyeti oluşturursa oluştursun eğer değerlere saygılı özgürlükçü bir siyasî yapı ortaya koymalıyız. Suçlular cezalandırılsın ama masum insanlar mağdur edilmesin.
Önce demokratik duruş
Öncelikle demokratik duruş sergilememiz lâzım diyen Temurci sözlerini şöyle devam etti: “Bu demokratik duruş öncelikle milletin oy vermiş olduğu siyasî partileri çete olarak adlandırmamak, hain olarak görmemek demek. Bu ne demek; ben kendi düşüncelerimi, projelerimi milletle paylaşırım. Millet buna oy verir. Ben eğer seni çete, hain olarak görürsem zaten sana da yaşama imkânı tanımam. Bu demokratik duruşu tesis etmemiz lâzım”
‘Başkanlık Sistemi modelinin Türkiye’yi ne hâle getirdiğini görüyoruz’
Temurci konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İkinci adım olarak şunu sorgulamamız lâzım: Türkiye’de şu anda bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi var. Bu sistem uygulamaya konmasaydı millet şöyle düşünecekti: “Ya bu başkanlık sistemi aslında çok iyi bir şeydi Türkiye’yi uçuracaktı. Bir türlü müsaade etmediler Türkiye uçmadı. Biz Türkiye’nin uçtuğunu, bir türlü normal seviyeye gelmediğini görüyoruz. Belki çakıldı bilmiyoruz. Ama sonuçta bu başkanlık modelinin demokratik bir model olmadığını Türkiye’de güçler birliğini ortaya çıkardığını ve Türkiye’nin yeniden demokratik modelle tanışması için bütün siyasî partilerin bir şeyler söylemesi lâzım. Bunu sadece yeni kurulacak siyasî partiler için söylemiyorum. Bugün ülkeyi idare eden insanlar başta olmak üzere, ülkeyi idare eden siyasî yapının içindeki birçok arkadaşımız olmak üzere aslında başkanlık sisteminin bu ülkeye huzur ve mutluluk getirmediğini en az bizim kadar biliyorlar. Güçler ayrılığının olmadığı, her şeyin merkezi bir yapıda toplandığı bir yapının Türkiye’yi bu hale getirdiğini biz görüyoruz. Demokrasi ve hukuk devleti isteyen Türkiye’de bütün siyasî partilerin bunu istemesi lâzım. Bizim önce bir araya gelip, uzlaşıp, demokratik bir hükümet modelini milletin önüne yeniden getirmemiz lâzım. Başkanlık sistemi 50 yıl önceyle karşılaştırıldığında bugün çok daha demokratiktir diyebileceğimiz bir yere bizi götürmedi. Bu model Türkiye’de partileri parti olmaktan çıkartmıştır. Türk devlet geleneğini yıkmıştır.”
BENZER HABERLER