“Bizim şimdiye kadar hiçbir ıslahatın icrasında muvaffak olamayışımız, daimi olarak bizce yapılması zararlı olan, yahut yapılmasına imkan olmayan şeyleri yapmak istemiş olmaklığımızdan ileri gelmiştir (s.54)”
“Biz, en mükemmel ve en muktedir unsurlarımızdan istifade edemiyoruz. Çünkü ıslahat adı altında durmadan memlekete sokulan kötü ve ahmakça yeniliklerden istifade imkanı olmadığı halde en iyi adamlarımızı bunların tatbikine mecbur ederek gayret ve çalışmalarını heba etmekteyiz (s.54)”
“Bu Kanun-ı esasi (anayasa) büyük bir hatadır. Memleketin siyasi ve ictimâi durumu hâlet-i ruhiyesi, inanç ve gelenekleri ile asla uyuşmaz (s.56)”
“Halbuki Osmanlı milletinin çoğunluğunun, tamamen ilkel bir cemiyet hayatı yaşadıkları, halkın halen cismani veya dini ve ruhâni bir reisin hüküm ve nüfuzuna körü körüne itaat etmekte olduğu bu reislerin ise halkın cehaletini kendi hesaplarına kazanç vesilesi yaptıkları ve bundan insafsızca istifade ettikleri kimsenin meçhulü değildir (s.58)”
“… Onlar (ittihatçılar ve yenilikçileri kast ederek) memleketin siyasi vaziyetini istedikleri gibi değiştirmekle, ictimâi durumununu da değiştirmeye muvaffak olabileceklerini zannettiler (s.61)
“… en büyük mesuliyet, batı kanun ve nizamlarına alma usulunü koymalarından dolayı son asır devlet adamlarımıza aittir (s.68)”
“… Bu adamların isimlerinin hâlâ hürmetle anılması, başımıza gelen felaketlerin sebepleri ile asıl suçlarını anlayıp tespit etmekteki aczi gösterir (s. 69)”
“Meşrutiyet İdaresi de bu günkü neslin eseridir.(s. 70)
“… Fakat tecrübe ve bilgiden mahrum, şiddetli vatanseverlik his ve hayalleri ile dolu bir takım ihtilalcilerden meydana gelmiş meclisten ne beklenebilir (s .70)”
“iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini birbirine karıştıran ahlak anlayışımız garib bir sarsıntıya uğradı. Bu yüzden biz âdâb ve ahlâkımıza, geleneklerimize ve pek selîm pek afîf pek insaflı olan “Osmanlı Şahsiyeti”mize karşı husumetimizi ilan ettik (s. 88)”
“(aydın ve yönetici sınıfından bahs ederek) …Bu ruh ve fikirde olan, bütün mevcudu yıkarak yerine başkasını koymak isteyen, vatanlarında ruh ve fikirleri hoşnut edece bir şey bulamayarak hiçbir manevi haz duymayan bu insanların vatanları ile ne alakaları vardır? (s. 98)
Yukarıda “” içine alınmış cümlelerin hepsi ve daha fazlası İttihat ve Terakkinin Sadrazamı (başbakanı) Said Halim Paşa’ya aittir. Buhranlarımız adlı eserinde alıntılarda verdiğimiz sayfa numaralarından metnin aslını, önünü ve sonunu görebilirsiniz. Burada yazılanlar bundan 100 yıl önce yazıldı. Bu metnin yazarı ve aynı itiraflarda bulunanlar 1908 de ihtilal ile iktidara geldi. 10 yıla kalmadan bir imparatorluk çökerttiler.
Daha fazlası için bk. Said Halim Paşa, Buhranlarımız, yay. haz. M. Ertuğrul Düzdağ, Tercuman yay. (yeni baskıları da piyasa mevcut)
20.06.2019
Etiketler: #Arşiv » #Batıcılık » #Buhranlarımız » #İttihatTerakki » #SavaşSongur » #tarihBENZER HABERLER