logo

BİR ÇIKIŞ YOLU ÖNERİSİ

Av. ŞEMSİ DAK / 4.03.2019

Bir çıkış yolu önerisi  (Kaynak ve imkanların vakıflaştırılması)

Dünya monarşi, oligarşi ve demokrasi derken yine açmaza girmeye başladı. Demokrasi Fransız ihtilalinden sonra dünyada hızla yayıldı ve neredeyse her bölgenin az ya da çok yönetim modelini oluşturmayı başardı. Köleleğin kaldırılması, kadınlara oy hakkı tanınması, seçme ve seçilme yaşının düşürülmesi, toplumsal cinsiyet farklılıklarının gözetilmesi demokrasiye farklı boyutlar kazandırsa da Gustave Le Bon’un tespit ettiği kitlenin vasatlaştırma, vasatı yüceltme etkisi nedeniyle demokrasi de açmaza girdi ve yeni arayışlar başladı. Kendisi bir manken olsa da büyük ve güçlü bir tespitte bulunan Aysun Kayaca’nın dediği gibi “çoban ile benim oyum eşit olamaz” yollu bir tartışma işin uleması arasında kapalı bir üslup ve fısıltı yoluyla yeniden tartışılmaya başlandı.

Sahip olduğumuz kaynakların idaresi ve ihtiyaçlarımızın ikamesinin demokrasi yoluyla kitleyi oluşturan bireylere bırakılması işin karlılık ve rasyonel yöntemler dahilinde değil oy hedefi ve duygular zemininde yapılmasına sebebiyet veriyor. Diğer tarafta ise yüksek uzmanlık ve organizasyon ile idare edilen şirketler ve şirketlerin kendi ticari gayelerini kurumsallaştırıp reklam ve hitabet, manipülasyon ve benzeri yollarla kitlelere aktarması ve şirket menfaatlerinin  kitle eliyle oylaştırılması ve demokrasi eliyle toplum nezdinde ibra edilmesi ve meşru kılınması gibi bir durum var. 

İşte dünyanın içinde bulunduğu zorluk yeni arayışları beraberinde getiriyor. Küreselleşme ile dünyanın tek devlete dönüştürülmesi fikri iktisadi yönden cazip olsa da terör saldırıları ve yaşanan mülteci sorunları gibi sosyolojik sorunları beraberinde getirdi ve bu yapının sürdürülebilir olmadığı ortaya çıktı. Yeni dönemde dünyanın milliyetçilik ön plana çıkarılarak hukukları birbirine yakın ancak siyasetleri birbirine çok uzak olan küçük milli devletler eliyle yönetilmesi fikri yeniden değer kazanmaya başladı. Öyle ki, bir çok ülkede belli azınlıklar için bağımsızlık referandumu yapıldı, referandum fikrine sıcak bakmayan devletler uluslararası toplum tarafından sert eleştiriye maruz bırakıldı.  Suriye, Irak, Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan, İngiltere ve hatta ABD gibi ülkeler küçük milli devlet fikrinin ilk hedefleri arasında yer aldı.

Bu yazımızın konusu tabi ki siyaset değil; gelişen teknoloji, çalkantılı siyaset sebebiyle toplumsal ihtiyaçların karşılanması, doğal ve kültürel ihtiyaçların karşılanması konusunda yaşanan sorunlardır. Büyük Türk Şarkıcısı ve son dönem ozanlarından Barış Manço’nun dediği gibi “Ali Yazar Veli Bozar, Küp Suyunu Çeker Azar Azar” şeklindeki hatalı yönetim ve cahillikten kendimizi nasıl koruyacağız? Halkı Halktan nasıl koruyacağız?

Bu konuda Vakıf sisteminin yeniden hayata sokulması soruna çare olabilir mi? Bu yazıda bu konuya bir kaç cümle ile giriş yapmak istiyorum.

Doğal ve İktisadi Varlıklarımızın hazineden alınarak vakıflaştırılması, siyasetten uzak kalıcı ve etkili bir verimliliğe sokulması mümkün müdür? Sahip olduğumuz zeytin, üzüm, buğday, incir vs tarımsal ürünler ve ürünlerin yetişme havzaları, sahip olduğumuz dağlar, denizler, göller, yaylalar, nehirler ve bu doğal kaynaklarımızın korunması, üretim ve istihdam düzeninin bir aktörü haline gelmesi, kaynaklar ile halkın arasındaki engel ve çelişkilerin ortadan kaldırılması, ülkenin kalkınmasının kendini finanse eden fikir ve AR-GE vakıfları eliyle gerçekleştirilmesi mümkün müdür?  Vakit ve fırsat bulduğumda giriş yaptığım bu konuyu detaylı ve sistematik bir şekilde izah etmeye mevcut siyasal sistemle bağlarını, benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymaya çalışacağım.

Selam ve saygıyla

Etiketler: »
Share
1181 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ