İslam dünyası bugün Ramazan orucuna başladı. İslam’ın beş şartından biri olan oruç, bu ayda akıllı, buluğ çağına ermiş ve Müslüman olan her kadın ve erkek üzerine zaruri bir kulluk borcudur.
Kameri aylardan olan Ramazan ayı, Arapça “Remd” kökünden türemiştir. Güneşin yakıcı sıcaklığı anlamındadır. Oruç ayına bu ismin verilmesi, ateşin herhangi bir şeyi yakıp bitirmesi gibi, orucun da insanların günahını yok ettiği içindir. (bk. Müfredat, Ragıp el-Isfahani)
Ünlü İslam müfessiri Zamahşeri ise, “Araplar, ayların isimlerini yeni adlarla değiştirdikleri zaman, her ayın ismini o ayın bulunduğu mevsime uygun olarak koyarlardı. Bu değişikliği yaptıkları sırada oruç, sıcağın en şiddetli mevsimine rastgeldiğinden ona Ramazan adını vermişlerdi” demektedir.
Türkçede oruç diye tabir ettiğimiz bu ibadetin Arap dilindeki karşılığı “savm” ve “siyam” kelimeleridir. Savm ve siyam, kelime manaları itibariyle, bir şeyden el çekmek, geri durma, nefsi meylettiği şeylerden uzak tutmak demektir. “İmsak” bu anlamda kullanılmaktadır. Oruçlu yerine de “saim” kelimesi kullanılır. Kur’an-ı Kerim’de oruç anlamında “siyam” (el-Bakara /183, 187, 196; en-Nisa /92; el-Maide /89, 95; el-Mücadele /4) ve oruçlular anlamında da “saimîn” ve “saimat” (el-Ahzab /35) geçer.
Dini terim olarak oruç, ilahi emirlerle mükellef (yükümlü) olan bir insanın tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar geçen zaman içinde yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden ibadet niyetiyle uzak durmasıdır. Oruç, Peygamberimiz (as)’ın Medine’ye hicretinden bir buçuk yıl sonra Şaban ayının 10. günü (Şubat 624) farz kılındı.
Dinimiz orucu ancak bilinçli ve bilgili kimselerin düşünüp anlayabileceği bir takım özel amaçlara ulaşmak için farz kılmıştır. Zaten Allah’ın, mahlukatı hakkındaki bütün fiilleri ve icra ettiği kanunlarla ilgili hükümleri belli bir amaç taşımaktadır. Çünkü O yaratmasında da, kişiye bir takım sorumluluklar yüklemesinde de mutlak hikmetle hareket eder. O hiçbir şeyi boş yere yaratmadığı gibi gereksiz yere de hiçbir hüküm koymaz. Bu, emir ve yasaklarda olduğu gibi ibadetler başta olmak üzere fıkhın diğer bütün konuları için değişmez bir ilkedir. Allah hiçbir şeye muhtaç değilken herkes O’na muhtaçtır. Emrettiği bir şeyin yerine getirilmesinin Allah’a bir yararı olmadığı gibi, emrine aykırı davranılması da O’na hiçbir zarar veremez. Bir emre uygun hareket etmekle elde edilecek bütün faydalar tamamen kullara yöneliktir.
RAMAZAN ORUCU İSLAM’IN ŞARTLARINDANDIR
Ramazan orucu, İslam’ın temel şartlarından biridir… Allah Rasulü (sav) şöyle buyurmuştur: “İslam, beş şey üzerine bina olunmuştur. Bunlar, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun Rasulü olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekatı vermek, Ramazan orucunu tutmak, Beyt’i (Kabe’yi) haccetmektir.” (Buhari-Müslim)
Oruç, sadece bu ümmete has bir ibadet değildir. Orucu farz kıldığı ayet-i celilede Cenab-ı Hak, bunu şu şekilde beyan buyurmuştur: “Ey iman edenler! Oruç sizden önceki gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (el-Bakara / 183)
Gelmiş geçmiş ümmetlere de farz olan oruç ibadetinden maksat, insanın kendisini tezkiye etmesi, takva sahibi olmasıdır ki, yukarıdaki ayetin son kısmı bunu ifade etmektedir. Onun için oruç tutan kimse, mümkün mertebe dünya muhabbetinden uzaklaşmaya ve bütün azalarını fenalıklardan korumaya çalışmalıdır.
Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayetin ve doğruyla eğriyi birbirinden ayırıp açıklayan bir rehber olan Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara 185)
“Kim, yalan sözleri ve kötü davranışları terketmezse, Allah’ın onun yeme ve içmesini terketmesine ihtiyacı yoktur” (Buhari)
ORUÇLA İLGİLİ AYETLER
“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı, (leallekum tettekun) Böylece umulur ki ittika edersiniz/günahlardan korunur, takva dairesine girer ve muttakilerden olursunuz.
Sayılı günlerde olmak üzere (oruç size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gönüllü olarak hayır yaparsa, bu kendisi için daha iyidir. Eğer bilirseniz (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.
Kullarım beni sana soracak olursa, işte Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevab versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikafta olduğunuz zamanlarda da onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, (sakın] onlara yanaşmayın. işte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.” [Bakara 183-184-185-186-187)
“Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.” (Ahzab 35)
“Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.” (Duhan 3)
“Gerçek şu ki, biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail, o gece, Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tan yeri ağarıncaya kadar süren bir selamettir.” (Kadir 1-5)
ORUÇLA İLGİLİ HADİSLER
Rasulullah (sav) şöyle buyurmuşlardır:
* “Ramazan ayı geldiğinde rahmet kapıları açılır” (Buhari-Müslim)
* “Ramazan ayı girdiği zaman semanın kapıları açılır, Cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da bağlanır/zincire vurulurlar” (Buhari-Müslim)
* “Ademoğlunun bütün amelleri, iyilikleri on katından yedi yüz katına kadar kat kat artırılır. Allah azze ve celle şöyle der: ‘Ancak oruç müstesna. Şüphesiz o Benim içindir. Ve mükafatını ancak Ben veririm. Zira o şehvetin ve yeyip içmesini Benim için bırakmıştır.” (Buhari-Müslim)
* “Oruçlu için iki sevinç/mutluluk anı vardır. Birincisi iftar ettiği zaman (iftarıyla), ikincisi ise, Rabbine kavuştuğu zaman (orucuyla) sevinmesidir.” (Buhari-Müslim)
* “Muhammed’in nefsini elinde tutan Allah’a yemin olsun ki oruçlunun ağız kokusu Allah katında (kıyamet günü) misk kokusundan daha hoştur.” (Buhari-Müslim)
* “Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan Kıyamet gününde yalnız oruç tutanlar girer. Onlarla beraber başka hiçbir kimse giremez. (Kıyamet gününde) “oruçlular nerede?” diye çağrılır. Oruç tutanlar, kalkıp o kapıdan girerler. Oruçluların sonuncusu bu kapıdan içeri girdiği zaman kapı kapatılır, artık ordan içeriye hiç kimse giremez.” (Buhari-Müslim)
* “Oruç kalkandır. Kıyamet günü kul onunla kendini ateşten koruyacaktır.” (Buhari-Müslim)
* “Oruç ve Kur’an kıyamet günü kula şefaat eder.” (Müsned-Müstedrek el-Hakim)
* “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak, Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari-Müslim)
* “Ramazan gelip geçtiği halde günahlarını affettirememiş olan kişinin burnu yerde sürtülsün.” (Buhari)
* “Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) daha çok uzaklaştırıcı, iffeti de çok daha koruyucudur. Evlilik külfetine güç yetiremeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç, şehveti kıran bir şeydir.” (Buhari-Müslim)
* Ebu Umame (r.a)’dan, “Ey Allah’ın Resulü! Cennete gireceğim bir ameli bana göster” der. Allah Resulü (s.a.s.) de şöyle buyurur: “Oruç tutman gerekir, onun gibisi yoktur.” (Nesai)
Etiketler: Ayet ve Hadislerle Ramazan Ayı » Ramazan ayıBENZER HABERLER