logo

EĞİTİMDE FEDAKARLIK VE SABR’A KAVRAMSAL YAKLAŞIM

Arşiv Uzmanı Tarihçi gazetemiz yazarı SAVAŞ SONGUR’un “Eğitimde Fedakarlık ve Sabr’a Kavramsal Yaklaşım” başlığı alınta kaleme aldığı yazısının, eğitici ve öğretici konumunda olan herkes için özelikle de eğitim camiamıza ışık tutacağı inancıyla siz değerli okurlarımızın değerlendirmesine sunuyoruz.   

“Her şeye bir engel vardır, ilim için her şey engeldir” sözünü ortadan kaldıracak iki temel unsur  fedakarlık ve sabırdır.

İnsan fıtratı gereği bütün meseleler karşısında kendisine (kendi nefsine) doyum verici olması yönü ile ilgilenir. Tabii olarak da fedakarlık ve sabır gerektiren süreçlerden uzak durur. Bu uzak durmayı bilerek veya bilmeyerek (kendinden kaçarak) yapar.

Peki fedakarlık nedir?

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde Arapça “fida”: hediye ve bahşiş vermek, bedel ödemek anlamında, Farsça  “kâr” işlemek, tesir etmek anlamındaki iki kelimenin birleşmesinden meydana gelen kelimenin terkibinden geldiği yazılıdır.

Netice itibari ile “bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen her hangi bir şey için kendi (nefsinin) çıkarlarından vazgeçme” anlamına kullanılmaktadır. Günümüz Türkçesinde ise “özveri” kelimesi ile ifade edilmektedir.

Dolayısı ile fedakarlık iş olsun, birileri fedakar desin diye fedakarlık yapılmaz. Mutlaka bir amaç uğruna fedakarlık yapılır.

Ve bütün fedakarlıklarda olduğu gibi eğitimde de bilgi edinme, öğrenme-öğretmede de fedakarlık kişinin kendi özü ile ilişkilidir.

Fedakarlık kadar önemli bir diğer kavram da sabırdır.

Arapça “sabere” kökünden gelen ve acı yoksulluk ve haksızlık vb. durumlar karşısında onların geçmesini bekleme erdemi, olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden beklemek anlamındadır. Dolayısı ile sabır günlük hayatta kullandığımız kadar kısır bir anlamdan çok fazlasıdır.

Eğitim söz konusu olunca fedakarlık ve sabrı üç ayrı noktadan tek bir amaca ulaşmak için kavramsal olarak değerlendirebiliriz.

Amaç bugünkü ve gelecek nesli eğitim ve kültür olarak donatmaktır. Bu amaca ulaşabilmek için her şeyden önce kişinin kendisi ile ilgili, özü ile ilgili bir durum vardır. Yani sac ayağının birincisi ve en mühimi eğitim sisteminin içindeki kişilerdir.

Kimdir bu kişiler? Diye sorulduğunda cevabı zaten bellidir ki “bu kişiler 7’den 70’e herkestir.”

İlim yolunda, eğitim alabilme yolunda nice çilelerle, fedakarlıkla, sabırla geldiğine dair sayısız örnekler mevcuttur.

Ne kadar ve ne zamana kadar bu sabır ve fedakarlığı gösterecekler diye düşünüldüğünde ise beşikten mezara kadar ilmi talep etmek durumundayız. “ilmi beşikten mezara kadar talep ediniz” durumu yani.

Sac ayağının diğeri ise öğrenenlerin (talebelerin, öğrencilerinin aileleri) ve öğretmenleri, hocalarıdır. Hiç kimse kendi çocuğunun cehaletine katlanamaz, körü körüne yıllarca okullarda sürünmesine razı olamaz. Bir okuldaki öğretmen, kendi çocuğunun diplomalı zır cahil olmasını ister mi? Hayır. Öyle ise feda edilecek tek bir cocuk (fidan) bile yoktur. Bir ailenin çocuğu önemli, mühim ve eğitim almaya hakkı varsa diğer ailenin cocuğunun da aynı haklara sahip olduğu aşikardır. Öyle ise öğretmenlerin ve ailelerin de bu sürece sabırlı ve fedakarca yaklaşmaları gerekmektedir.

Üçüncü ve önemli bir nokta ise devlet ve toplumdur.

Devletin en temel devlet olma vasfı, vatandaşına sahip çıkmasıdır. Vatandaşına sahip çıkmak ise nesline sahip çıkmak anlamına gelir. Gelecek neslin aydınlığı devletin geleceğinin garantisi ise devlet kendini tehlikeye atamaz.

Günümüzde eğitim sistemine bakıldığında, eğitim alanlar açısından sabır ve fedakarlağın olması gereken seviyesinin çok çok altında olduğu görülmektedir. Aynı şekilde eğitimciler ve aileler açısından sabır ve fedakarlık yerine çocuklara hap bilgiler yükleme ve yükletme görülmektedir. Ha keza devlet ve toplum ise eğitimi laf olarak sürekli desteklediğini söylemekte (belki de öyledir) yeni okullar binalar yapılmakta ancak sabır ve fedakarlık noktasında bir sistemi getirenler aynı sistemin sonucunu almadan bir yenisi ile değiştirmektedir. Halbu ki devlet devamlılıktır.

Her üç noktanın da bugün aksaklıklarına dair yüzlerce yayın mevcuttur. Ancak mesele aksaklıkları listeleme üzerine değil eğitim ve öğretimde sabır ve fedakarlığın neticesinde alınacak semereye(sonuca) ulaşmaktır.

Öğrenciler açısından, öğretmen ve aileler açısından, devlet açısından nelere sabredeceğimizin nelerden fedakarlık göstereceğimizin bilinmesinden ibarettir. Üç dakikalık bir video ile sınav kazanacağını sanmak ile 10 sayfalık bir makale okuyunca alleme olacağını sanmak aynı şeydir.

Sabır dediğiniz şey bir konunun tüm yünlerinin öğrenilmesinden, fedakarlık denilen şey de “öğrenci örneğinde” planlı bir şekilde saatlerce çalışmaktan anlayamadığı bir konu için hocalarının peşinde koşmaktır.

Fedakarca koşmadan, yorulmadan, anlamadan, hazmetmeden eğitim olmayacağı, sabretmeden zafer kazanılmayacağının bilincine varılması dileği ile.

Son küçük bir not:

Üç T’den uzak durulursa sabır ve fedakarlık geleceğine inanlardanım.

Televizyon, Tablet, Telefon…

SAVAŞ SONGUR / Ümraniye Gündemi Gazetesi / 20.11.2019

 

Etiketler: » » » » » » » »
Share
1187 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ